Her defasında "Ah Hakkıcım burda olsaydın da görseydin" bizim oğlanı diye hayıflandım bir geceydi dün gece.Baba volta atmaya gidince kankisiyle kordonda bizde parka indik. Yaşı -2, +2 farkla akranın sayılabilecek her çocuğa önce bi yanaştın arabanla, etraflarında daireler çizdin çalım ata ata, öyle eğlenceliydi seni izlemek. Derdin, biri bineyim desinde o bahaneyle konuşup oynamaktı. Senin kendine has bu arkadaş arayışın 20 dk kadar sürdü. Nihayetinde yağız bir Efe geldi yanına, sende erdin muradına. Onun ardından gelen ve rus olduğunu konuşmasından tahmin ettiğim limon renkli sürekli ağlayan oğlanı anlatmıyorum. O kendi kendine söylenip etrafında ağlarken sen duymuyordun. Ta ki, ben sana fark ettirinceye kadar. Bir ara küçücük bir yaprak getirip"senin için anne sakın kaybetme ama şakla tamam mı" dedin. Park resimleri yok ama dönüşte tekerleklerini silerken çekebildim. Eve gelir gelmez tutar ümidiyle saksıya dikerken emanetini "anne duy duy ben şana benim küçük aksımı getireyim" deyip getirdin. Beraber dikdik, suladık öptük. Kendi kendime söylediğim "inşallah tutar" cümlesini uyumandan az önce "anne babam geyince çiçeğimi göycek çok şaşıycak dimi, inşaya tutar kobocan oluy" nağmesini de söyleyince yine babanın kulaklarını çınlattım. Geldiğinde baban biz uyuyorduk ama o tam yatarken uyanıp hepsini anlattım oğlum.... (Not:Çıkarken kendin seçtin, giydin sordun; anne ben babamdan yakışyklı oldu mu? SENDEN DAHA YAKIŞIKLISI YOK :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder