31 Mart 2012 Cumartesi

Bursa

Sabah 06:30 da kalktık, çayımızı demledim termosumuza koydum. Oğlumu giydirim, babası kucakladı.
07:20 de yola çıktık.
Yavaş yavaş gittik.
Oğlum yolda sıkılmasın diye, yanımıza tüm sevdiklerini aldım. Biz de rahat ettik. Sırayla hepsinin hakkını verdi.
Bir bir sevdiklerimizin karşısına çıkıverdik aniden. Kimini kapıda yakaladık, kimini sofrada.
İrem'in tiyatro gösterisini izledik, ablamların yazlığının bitmiş halini görebildim. Herşey bembeyaz...
Beren'le didiştik, Kerem ile bol bol sohbet ettik.
Arkadaşlarımla dertleştim. Fatoş ablamla bol bol kikirdedik.
Gülcan ablam çok sevindi. O'nun bu sevinci beni gururlandırdı.
Cici annesi çok şaşırdı. Çağan süzüle süzüle hep anlattı.
Velhasıl güzel 4 gün geçirdik.

Video'da çalan şarkıyı bir baba-kız söylüyor. Kızı en fazla 5-6 yaşındadır. Youtube'den izlemenizi tavsiye ederim. Bu şarkı çalarken ben gözlerimi kapatıyorum ve o minik kızın sesi her defasında bana çok dokunuyor.
Rolling in the Deep - Adele Acoustic Cover (Jorge and Alexa Narvaez)

29 Mart 2012 Perşembe

Sevgili sevgilim...

Tam sağımda yanıbaşımda oturuyorsun şuan. Arada minik burnun akıyor hooop çekiyorsun, bir de koştun biraz önce öksürük geliyor.... Bak minik eline minik makası almış bir şeyler kesiyor. Bir gözüm hep sende, kitaba konsantre olamıyorum. İş mi yani şimdi bu, yoksa aşk mı? Baba da hastalandı:(  yatıyor içeride. Ah çocuk ruhlu koca çocuk Hakkı. İş yaparken o dudakların hafifçe öne doğru gelmiyor mu, sen kendini kaptırıyorsun yaa, hani böyle saatlerce sana baksam yorulmam, doymam da. Çok seviyorum seni çooookkkk.

Kaç akşamdır küçük bir video hazırlayayım dedim Bursa gezimiz için.  Yok olmuyor bir türlü. İşim de çok. Uğraşamıyorum... Öyle çok fotoğraf var ki, yüklemekte çok uzun sürer.

Çok eğlendik ama Bursa'da. Nasıl da kimseye haber vermeden 5 kapı gezdik. Ohhh öyle de kısmetliyiz ki, börekler, balıklar, neler neler... Sanki herkes bilmişte geleceğimizi en güzel ikramlar şansımıza. Hele Gülcan teyzesinin izinli olmasına ne demeli, ne güzel gezdik beraber, İremciğimin tiyatro gösterisinde nasıl da eğlendin oğlum. Ve benim koca ablam nasıl da mutlu oldu, en çok O'nun bu kadar sevinmesi mutlu etti beni, aferin verdim kendime kocaman.  

Usulca döndük sonra evimize. Şimdi sırada ananesi var, Aycan teyzesi ve babaannesi var haber vermeden gidilecek sevilenler arasında. Aaaa  bir de dönerken halasına istedi oğlum. Ben de istiyorum ama çok uzak Erzurum, bir yanım uzun araba yolculuğuyla yer-yöre göre göre gitmek istiyor çünkü.

Hiç telaşe yapmadan, çıkarız yola yine yola, çat kapı çalarız kapılarını. Sonra şaşkın ama mutlu yüzlere bakarak hasret giderir mutlu mutlu döneriz evimize...

(1-2 gündür Çağan bana sevgili sevgilim diyor :) )

20 Mart 2012 Salı

Çok yorulmuşum. Gece yattığımda, düşünmeye dahi fırsat olmadan uykuya nasıl geçtiğimi hatırlamadan uyuyorum son bir kaç gündür. Boya işi bitti. Şimdi süs püs de sıra. Dün gece Çağan'ın oyuncaklarını ayıkladık. Oyna-sakla diye ikiye ayırdık. Sakladıklarımızı da kendi içinde ikiye ayırdı bizim oğlan. Kardeşine ve kendisine diye. Peluşlar ve legoları ile kardeşi oynayabilirmiş ama arabalarıma izin vermiyorum anne, ya kırarsa ! Çok kıymetli arabaları çoookkkk. Bir kez toplamadığı için atıcam bunları deme gafletinde bulunmuştum. Ektiğimi biçtim sonra tabi. Bir daha asla asla asla demedim, demem de.

Biraz biraz hafiflemeye başladık. Babası da ardiye odamızı temizledi. Allahım ne çok şey varmış o küçücük odada. Daha konsol ve yatak odasının dolaplarına el atacağız.

Nasıl bir tüketim çılgınlığı bu yaşadığımız. Çok kınıyorum kendimi çoook. Bir yandan da kendimi alıkoyamama acizliği içerisindeyim.

Bizim çekirdek aile bir projemiz var şimdi. Şu evi bir düzene koyalım, azıcık telaşemiz geçsin kısa film çekeceğiz birlikte. Anne montajlayacak, süsleyecek. Henüz filmimizin konusuna ve karakterlere karar veremedik ! Yönetmenimiz Çağan olacak elbet. Ben senarist olsam, Hakkı da yapımcımız... Ve Aksoydan prodüksiyon gururla sunacak.

16 Mart 2012 Cuma

Rv. No:1 Home sweet home hallerindeyiz...

Evimizde ufak bir revizyona başladık. Baktık ev fiyatları uçmuş, faizler uzaya fırlamış, mutlak bir faydayı sağlarken birçoğundan vazgeçmek zorunda kalıyoruz ev sahibi olma arzumuzu rafa kaldırdık.  Ev alamıyoruz bari içimize sinmeyen oturduğumuz evimizi elden geçirelim dedik. İki çiçek,  bir resim asalım, bir boya yaptıralım, eşyaların yerini değiştirelim, oğlumuzun odasına el atalım, evdeki renklerin tonunu açalım hatta mümkünse herşeyi beyaz yapalım dedik.

Dün usta başladı salondan. Akşam giderken ustanın arkasından sapır sapır ağladı, benim odamı da boyasın öyle gitsin anne diye. 

Geçen akşam bir şey söyledim,  bana okeytooo baby diye yanıt verdi.  Bazı bazı babası derdi bana böyle. Armut dibine düşüyor işte.

Bahar kokusuyla geldi bana önce. Birkaç hafta öncesinde sabahları servisi beklerken o kokuyu duyuyordum. Şimdi cik cik cik kuş seslerini de duyuyorum.

Kışın başında yüzmeye başlamıştı bizim oğlan. Ama sert kış koşulları yüzünden sonunda pes etmiştik. Şimdi tenis maceraları başlayacak Sarp ile birlikte. Bu hafta sonu eğlence var bize.

6 Mart 2012 Salı

Bir akşamın güncesi

Akşam yemeği için sofrayı hazırla. (Canım sevgilim yemeği yapmamış olsa halim nice olacak) Oğlunu yedir. Bu akşam naz akşamı sen yedirir misin dedi. . Dün geceden suda bekleyen çamaşırları makinada durlamaya ayarla. Sofrayı topla. Bak makina da bitmiş.  Çamaşırları as. Ama önce kuruyanları topla. Toplarken küçük odadan gelen oğlunun cıvıltılarını dinle, gülümse. Çamaşırları toplarken "Allahım ne kadar çok ütü var. Acaba hepsini katlayıp üst üste koysam benim minik boyumu geçer mi?  geçer vallahi" diye hayıflan, yine gülümse. Kerem geldi aklıma birden. Canım yeğenim ilk göz ağrımız; İstanbul'da bir filmin galasında. Ne tatlıdır şimdi. Tam da resepsiyon saati. O al yanakları iyice al al olmuştur. Aslında ne çok isterdim bugün O'nunla olmayı. Ne tatlı aramıştı beni birlikte gidelim diye. Aklı bedenine büyük gelen biricik yeğenim benim.  Oldu mu şimdi. Kendimi tam motive etmişken, ütüye başlama aşkını bulmuşken, koşa koşa anne hadi oyun oynayalım diyen çocuğuna ütü yapman gerektiğini anlat. 15 dk sonra çocuğunu bahane edip kendi kendine ütüyü bırakmamak için telkinde bulunmak için şimdiden kendinle konuş. Bak şimdi de çizmeli kediyi izleyelim diyor. Sen izle oğlum deyince "bir yudum anne bir yudum izle" diyor. Nasıl başlarsın ütüye. O'nun bir yudum anı  bir daha geri gelmeyecek ki.

Saat:20:19 Haydi bize iyi seyirler....

Saat 22:13 Ütü yapmadım. Oğlumla miskin miskin Çizmeli Kedi izledim. Yarısında sıkıldı, eşleştirme kartlarından oynadık sonra. Şimdi babasıyla uyumak üzere. Belki ütü mutsuz bu gece onunla pek ilgilenemedim diye ama ben mutluyum...

Şimdi gidip o mis gıdıyı koklayacağım, sarılırken içimden dualar edeceğim.

Menimmm minik meleğimm

Meraklı Minik dergisinin Mart sayısını aldık. Pazar günü, dün gece meraklı meraklı kestik yapıştırdık, okuduk, boyadık.
Oğlumla aşkımız maksimum düzeyde. Eve gittiğim anlarda önce ben O'na sarılıyorum, öpüyorum, kokluyorum... Benden kaçıyor, umursamıyor ilk anlar. Yemeğimizi yerken daha onu yapalım şunu yapalım diye başlıyor. Sonrasında hep tepemde hep tepemde.

Hala beni babası ile paylaşmak istemiyor. Geçenlerde babasına iltifat ettim, yüzü düştü, kaşlarını çattı bana. İlk aşk ve ilk rakip durumu mu acaba yaşadığımız :)

Dün akşam eve giderken serviste yol bitmedi. Bu pazartesi akşamları daha da özleyerek gidiyorum sanki eve.

Bugünlerde kendimi bir yokuş çıkıyor gibi hissediyorum. Yokuş çıkarken illa terler ya insan, mutlak yorulur ya öyleyim işte. Sanki o tepeye çıkınca birden tak diye kesilecek bitecek gibi geliyor bu halim.

Teşrifat telaşesi içindeyiz. Hiç anlamadım, anlamayacağımda.... Kapattım tüm duyularımı gereksiz harcanan insan emeklerinin izahına. Olamaz çünkü izahı...

5 Mart 2012 Pazartesi

Alp'in doğum günü.

Bu hafta sonu ilk kez bir arkadaşının evde yapılan doğum günü kutlamasına katıldık. Alp'in doğum günüydü. Annesi geçen hafta Pazartesi günü arayıp davet ettikten sonra her gün sordu ne zaman ne zaman diye.

Alp Çağan'ın 3 yaştan beri arkadaşı. 3 yaşta Havva öğretmenlerinde birlikte başladılar kreş hayatına. O zamandan bu yana değişmeyen tek arkadaşlar birbirleri için. Çok seviyorlar birbirlerini. İkiside araba sevdalısı. Alp'in oyuncakları hiç yabancı gelmedi bana. Bir sürü minik Hot Wheels arabası.

Okulda ki en yakın diğer 3 arkadaşı da doğum günündeydi. . Bir gün öğretmeni demişti, süper dörtlü çete onlar diye. Hepsi de araba seviyor. Aralarına okulda bazen kızları almıyorlarmış. Kızlar oyunlarını bozuyormuş. Çağan doğum gününe giderken bana diyor ki; "Anne Aysema'yı çok seviyorum. Çünkü Aysema bizim oyunumuzu bozmuyor, hep yavaş konuşuyor"

Kuzucum çok mutlu gitti, mutlu döndü. En ufak bir kriz yaşamadık. Sadece gideceğimiz zaman biraz daha kalalım diye ısrar etti. Şimdi kendi doğum gününde Alp'i de istiyor. Hatta diğer arkadaşlarını da saydı. Bu sene sanırım çekirdek yapının dışına çıkacağız. Bol çocuklu bir doğum günü organizasyonu bizi bekliyor. Ama Nurcan ablam burada o yardım eder bana nasıl olsa :)
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...