28 Eylül 2011 Çarşamba

Bu haftasonundan

     Dün akşam, yatak odasının penceresinden gün batımı
Herşey sabah alarm çalarken oğlumun uyanmasıyla başladı. Saat 06:51.
Yarım saat kadar bana sarıldı, sarıldı, sımsıkı bırakmadı. İşe gitme dedi, seni çok sevdiğim için ağlıyorum dedi.
Ve şimdi sanki dipsiz bir kuyu...
Bazen diyorum hayatın merkezine kendimi fazla mı koyuyorum.
Ben çok değerliyken, aslında bir o kadar da değersiz miyim bunca nicelik arasında.......

20 Eylül 2011 Salı

 
Etrafımızdaki nesneler, yaşadığımız anlar bizimle ilgili ise özeldir. Bu kavunlar da öyle işte. Birinin küçük diğerinin daha büyük oluşu ve artık bizim mutfakta olmaları Çağan'a yorumunu yaptırmıştır;

Anneeee, kapa gözlerini bir sürprizim var sanaaaa, bak babam ne almış, bak küçük olanı ben büyükü de sen. En büyüğü de babamdı ama biz onu kestik yedik biraz anne...  

Temas ettiklerimiz bizim için özel ise, geriye kalan herşeyin yine bir temas noktası olduğu gerçeği, bize hayattaki herşeyin çok kıymetli olduğunu hatırlatmalıdır.

"Bir yerde okuduğum cümle" değil aslında oğul, burası senin ya, burada sana özel olsun. Eğer sende büyüdüğünde bir gün böyle hissedersen, aşağıdaki sözlerim sana kapak olsun.

O zamana kadar unutmuş olursam diye buraya not düşeyim dedim.

"Hep ağlayasım var, herşey çok karışık ya da sıradan gibi. Bir yandan da böyle basit detaylara takıldığım için kendime kızasım var...

Sonbahar;
Yazdan kalma bir gecelik ile nevresime sıkıca sarılarak uyumaya başladıysam güz başlamış demektir benim için. Hele sabahları işe giderken ki o serinlik yok mu, her sabah mutlu eden.

Her şey Çağan'ın geçen hafta  akşam evde çok heyecanlı bir şekilde sesini koca koca  yaparak okulda izlediği Karagöz ile Hacivat'ı anlatmasıyla başladı. Aman nasıl eğlenmiş, nasıl beğenmiş bitemedi anlatması. O taklit yaptıkça biz güldük. Hemen google amcaya sordum İzmir'de nasıl bulurum diye. Oyuncak Müzesinde her cumartesi 15:00 da gösterisi varmış. Ablama da haber verdim. 2 kardeş civcivlerimiz ile çıktık yola. Çağan ve Sarp çok heyecanlı tabi. Trene bineceklermiş ya nasıl bir muhabbet aralarında.  5 saatten fazla 3 çocukla sokakta kalmak yorucu da olsa, netice; hepimiz keyif aldık.

14 Eylül 2011 Çarşamba

Anne bana bu robottan alırmısınız ? dedi. O satılık değil gazeteden kupon biriktirlerek  alınıyor deyince biriktirelim anne dedi. Tam 59 kupon biriktirdik. Bir de üstüne 1 ay dağıtım bekledik. Sonunda aldık robotu eve getirdim. Açtığı an ki yüz ifadesi görülmeye değerdi. Ardından sadece "anne çok mutlu oldum" dedi. Tabi adet olduğu üzere ilk gece baş ucunda robotuyla uyudu. Şimdi de Sünger Bop'un akıllı eğitim setini biriktiriyoruz. Elimizi kaptırdık bir kere.

Çağan için artık bana da benziyor diyemiyorum pek. Yüz ifadesindeki o bebeklik şaşkınlığı kayboldu. Bakışları, duruşu, edası hep babası. Genetik bilimi çok seviyorum seni.
 Bugünlerde hayatım tatlı tesadüflerle dolu. Son 3-4 gündür her güne hoş bir an yaşıyorum desem abartmış sayılmam. Bazen diyorum ki; çok mu fazla plan yapıyoruz. İstediklerimizin olması için fazla mı enerji harcıyoruz. (Ki ben bunu çok yaparım.) Bi bıraksam kendimi. ama nereye....

11 Eylül 2011 Pazar

Cumartesi günü öğleden sonra ablamla Forum'a gittik. Giderken Çağan; sadece annelerle erkekler gidiyoruz değil mi anne dedi. Ve erkeklerimiz aşağıda. Gerçekten adam oldu bu bebeler. Sarp kreşe başlamak istemiyor ya. Arabada ki sohbetleri tam şenlikti. Sarp ablası gibi sürekli hep okula gitmek istemiyormuş. Çok sıkıcıymış öyle. Bazen gitsinmiş.  Çağan'da 3 yaşından beri kreşte ya deneyimlerini ! aktarıyor Sarp'a. Hayırrr hayırrr hani ben ben hep gidiyorum ya Sarp güzel sıkıcı değil gibi bişeyler anlattı. Çocukların kendi aralarında ki diyaloglarını onlara çaktırmadan izlemek öyle keyifli ki.

Cumartesi akşamı İkea'dan dönerken yolda uyudu. Gece bir ara uyandı. Ama mahmur, uykuya devam mı etse kalksa mı karar veremedi küçük oğlum. Sonunda koltukta ters kafa babasını dinlerken yanında uyuyakaldı. Evimizin horozu sabah 7:30 da yine uyandı. Özetle bu hafta sonu hep geç yattım, çok erken kalktım. Yoruldum koşturmaktan. Bugün ise akşam üstü evin beylerinden izin alıp küçük odamızda 2 saate yakın uyuyabildim. Oğlumun yanağıma kondurduğu öpücüğüyle uyandım. Şimdi onlar uyuyor içeride ben cin gibi.

Cuma-Pazar

Cuma günü İzmir'in kurtuluşunun yıldönümü etkinlikleri vardı. Sabah top sesleri ile başladık güne. Nasıl bir sesmiş o öyle. Koca bina sallandı her atışta. Bizden önce yaşamış insanlar, hala da dünyanın başka yerinde yaşayanlar nelere maruz kalmışlar-kalmaktalar. Hem de aklımın alamayacağı kadar. Hep söylüyorum ne kadar şükretsek o kadar az. Milli duyguların su yüzüne çıkması da bir garip hal. Duygulandığım anlar oldu bakarken camdan.

Pazar günü ise bizim mutfağın kurtuluşuydu sanırım. Ne zamandır mutfak masası almayı planlıyorduk. Aldık. Hafif olsun beyaz olsun çok pahalı olmasın 3 kişilik olsun derken ablamın sayesinde aldık. Aklıma kanıma girdi, cumartesi akşam üstü bir koşu aldık çıktık geldik. Çağan'ım çok beğendi. Ben sınavdayken pazar sabahı o minik elleriyle babası ile beraber montaj yaptılar ya belki de ondan çok sevdim.

4 Eylül 2011 Pazar

Bayram Bursa notları...

Bayram da bol bol Beren'e süt ısıttım, rujlarımı elinden aldım, arada kızar gibi yaptım. Ama o gözlerine bakınca dayanamadım sarıldım öptüm. Annemle, dayımlarla, kardeşimle, bol bol sohbet ettik bazende kavga. Koca ayaklı oğlumun ayağı koltuğundayken bile bize yetişir oldu. Bursa'da dönüşte mola verdik. Ablamın 3 çocuğuyla baş etme yöntemlerine baktım hayran kaldım. Ayşem'e hiç kıyamadım. Ne kadar cadılık yapsa da Ayşem'e laf söyletmedim. Aşağıdaki kuzenler resminde daha 4 eksik var. Aman allahım biz ne kalabalık bir aileyiz böyle. Erdem beni yine şaşırttı güldürdü. 2 yaşına henüz basmamış bir çocuk nasıl kendi yemeğini yer, hadi yedi diyelim ortada bulunan domates ve yoğurt tabağına nasıl uzanıp kaşıklar.

Ve cuma gecesi geçte olsa evimize döndük. Cumartesi günü ise Fatmanur'un nikahındaydık. 1 sene önce nişanlandı. Ve biz 1 yıl boyunca nişan tepsisinden başlayarak, gelin saçına kadar her detayını neredeyse gördük, uzun uzun konuştuk bazen de güldük. Ama resmin parçalarını görmek, tamamını  görmeye benzemiyormuş. İlk gördüğümde "ne kadar zarif bir gelin" diye düşündüm. İnşallah  hep  çok mutlu olurlar. 
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...