Bundan 3-4 ay kadar önce bir fesleğen alıp büyütmüştük oğlumla beraber. Sonra yapraklarını kuruttuk ve mutfağımızdaki baharatlıkta aldı yerini. İşte bu resim taaa ozamandan. Bir dalını koparıp bana vermişti "senin içini" ekleyerek.
İzmir'e alışmaya hatta sevmeye başladım. Bu yol Sevgi Yolu diye geçiyor. Girince sokağa 2. el kitap satan sağlı sollu dükkanlar, seyyarlar var. Bazen eski türk filmlerini, bazen de yenilerini anımsatıyor bana nedense. Herhalde bu şehirde sıkılmaz insan, aynı zamanda yorulmazda, kendine has bir dinginliği de var.
İsmini bilmediğim bu bitki yada çiçekte geçmiş zaman pikniğimizden. İleride okurken bu satrıları "neden bunları koydu annem" diyebilirisin. Dün gece Tarihi Havagazi Fabrikasında Yeni Türkü'nün konserindeydik ya oğul. Makina yanımızda olmadığından yada olamadığından :( senin oynamalarını, küçük bir kızla kaynaşıp fındık yemeni, kucaktan kucağa zıplayarak arkadaşlarımızla eğlenmeni, Merter'le boks maçınızı, dans edişimizi, o kalabalığın ahengini, çimleri ve çimlerin üzerinde sere serpe gençliği, benim tepemden inmeyişini, babanla ikimizin şarkısını dinlerken ki romantizmimizi sadece hafızama kayıt edebildim.
Fotoğraf anı yaşatıyor hem de yıllar sonra bile. Oşun bişe omaş dimi Çağan'ım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder