Sude, benim 3 numaralı yeğenimdir. 2 numaralı ablamın 1 numaralı çocuğudur. Sude doğduğunda 22 yaşındaydım. Hastanede sabaha karşı ablamın yatağının ayak ucunda uyuya kalmışım. Doktor gelmişti erkenden "allah bağışlasın ikinci kızınızı" gibi bişey demişti Sude için. Beni de ilk kızı sanmıştı ablamın... O zamanlar daha da zayıf ufak tefek bişeydim.
Sude göz ağrısıdır. Sude hem yaramazdır, hem de çok uysaldır. Şeker gibidir, tatlıyı çok sever. Kelebek gibidir, çok saftır. Çok güzeldir, güzelliğini annesine ve babannesine borçludur :) Deli gibi hayvanları sever. Evdeki hayvanları buraya yazmayayım şimdi. Tatlı Oskar O'nun yıllardır tek hayal ettiği şeydir. Annesinin sözünden hiç çıkmaz. Öyle düşkündür ki annesine, kardeşini bırak beni de kıskanır annesinden. Ablamla 15 dk sohbet edebilsek aralıksız hemen yanımızda bitiverir dağıtır ortalığı. Her abla-abi gibi O'da kardeşini kıskanır ama gerektiğinde de çok güzel korur.
Sude'cim haftasonluğuna İzmir'e geldiğim, sabahlara kadar seni salladığımız geceler ve o gecelerde ki senin o ağlayışların bazen dün, bazense hayal gibi. Hiç yaşanmamış sanki. Teyzem yüzün gibi güzel bir bahtın, kalbin kadar temiz insanlarla dolu bir yaşamın olsun inşallah.
(Perşembe sabahı babası ile okula giderken benim için koparmış bu çiçeği çantasına saklamış. Akşama kadar solsa da dünyanın en güzel çiçeği değil mi)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder