10 Ocak 2013 Perşembe

"..... Ve nihayet bir çocuğum oldu… Bir çocuk, bütün işinizin geleceğini kurmak olduğu bir gelecek, bir an bile yanından ayrılmak istemediğiniz bir evlat…

Oğlumla oynarken bir kişiliğin nasıl şekillendiğini öğreniyorum. Aramızdaki her etkileşim dehşetengiz güzellikte bir eşgüdüm barındırıyor. Ama daha da derinlerde onun hayal gücünü keşfediyorum, onun evrenini. Onu tanırken insan denilen mahluğun ne demek olduğunu anlıyorum. Benim canım öykü anlatıcımın ürettiği söylemin ardındakileri keşfediyorum. Konuşurken, düşünürken, eylerken, karar verirken, çalışırken, oynarken, severken, birine karşı çıkarken, başarısızlığa uğrarken kim için mücadele ettiğimi hatırlıyorum. Ve derken kendime onun hayal gücüne aşık olma izni veriyorum yeniden, çünkü böylece benim perspektifim de derinleşiyor. Böylece erişkinliğin kurduğu tuzaklardan kurtuluyorum.

Kendimi daha önce hiç bu kadar kırılgan ve ölümlü hissetmemiştim. Bir oğlum olduğundan bu yana ölümlülüğüm her zamankinden daha çok aklımda. Ama bir yandan da o benim ıspanağım, kriptonitim. O benim hem kalkanım hem de açık yaram.

O benim hayatım. Ölümlü olduğumu bilmekse, benim en büyük yaram…"

Bu sabah bu yazıyı üyesi olduğum tüm sosyal ağlarda hep paylaştım.

Bu kadar güzel ifade edilirmiş babalık-annelik.

Ve hislerimiz, hiç tanımasakta birbirimizi bazen çok benzer birbiriyle.  

Kaynak:http://uzuncorap.com/2013/01/10/gittigimiz-yer/

Her sabah mutlaka açıp okudğum site.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...