Böyle çıktık yola. Yaşadığın günün üzerinden epey vakit geçince o güne dair yaşadıklarımızın çoğunu unutabiliyorum. İzmir'e geldiğimizden bu yana ilk Bursa'ya gidişimiz. Yol güzeldi, ben karışık, zaten girdikten sonra Bursa'ya bi tuhaf oldum. Yıllarca her gün gördüğüm evler, hamileyken yürüdüğüm sokaklar, eski evimiz. Sanki hiç yaşamamışız. Tarifini yapamıyorum işte. O an düşündüklerim de uçup gitmişler. Arabaydayken de senin yorganın, yastığın, çantan, onları yerleştirmek bir hoşuma gidiyor ki oğlum.
Bursa da ilk durak. Hayat yılların toplamı olsada aslında anlarda saklı. Senin cici annelere gelişimizdeki ifadeni, bakışını duruşunu unutmayacağım. Hem mutlu, hem şaşkın, hem hüzünlü. 2 yıl sana kendi çocuğu gibi bakan cici annenin evinde sende pek anlayamadım bişey. Kadir dede eski günlerdeki gibi "git legolarının al gel aşağıdan, otopark yapalım" deyince bir yöneldin kapıya, bi vazgeçtin. Hasan ve Esen'le oyunlarınızı zaten unutmamıştın. İşe giderken ben, bir gün bile ağlamadın arkamdan sen Fehime abla sana bakarken. Benim de dileğim, sen kocaman olduğunda yine cici annelere gidelim. Onlar gelsin. 4 yaş doğumgünün için sözleştik bile.
Çağan'ımı cici annesinde bırakıp, peri kızı ile buluştuk. Kaç saat gördük ki birbirimizi belki 3. Neyi sığdırabilirdik ki. Yeni evimizi, işimi, o kendi günlerini, kızını, çekiştirmelerimizi. Sığdıramadık. An'dı işte. Eşlerimiz arka masa da otururken, biz eski günlerimizdeki gibi, kız kıza bir başımıza kaynattık. Canım arkadaşım, gözlerimizdeki yorgunluğu sebebini biz biliyoruz. Resme bakınca ikimizde aynı şeyi söylemedik mi. Birbirimizin 15 sene önceki hallerimizi de biliyoruz ya, galiba her insan gibi büyümek hoşumuza gitmiyor. Bir daha ne zaman görüşürüz bilemem. Umarım en kısa zamanda olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder