Sabah önce beraber işyerime geldik oğlumla. Yolda önce etrafa baktı meraklı meraklı. Yolumuz 20 dk kadar olduğundan 10. dk sında başını omzuma yasladı küçük oğlum. Tam biz simitimizi yiyecektik ki babası geldi hemencecik. Öğlene kadar gezmişler. Önce vapura, sonra metroya, en sonda minibüs ile eve dönmüşler. Toplu taşıma araçlarını çok seviyor oğlumuz.
Bu gece ablamın yeni evindeydik. Birkaç mobilyası geldi. Beklerken, bizim içinde hayal kurdum, bahçeli bir evimiz olsun dedim. Bence ben daha heyecanlıyım. Ablamlar yoruldukları için henüz tadına varamıyorlar sanırım. Sarp ve Çağan ayrılırken ağladılar. Biri arabada, Sarp babasında. Beraber kalsınlarmış. Dilimi ısırayım, can ciğer gibiler. Bu akşam tutulma olacağını biliyordum. Eve dönerken bakmaya doyamadım aya.
İşyerinde ofiste oda arkadaşım Burcu ve tokası resimdeki. Dayanamadım çektim. Öyle her güzellik her güzele de yakışmıyor. İşte Burcu da bizim evimizdeki delimiz tepesinde de var bir gülü. Genellikle çift kolyeyle gelir işe. Benimse hiç aklıma gelmez. O yakıştırıyor işte...
Ve hergün evde geçirdiğimin 2 katı fazlası zamanımı geçirdiğim işyerimi çekmis canım sevgilim vapurdayken. Deniz neden insana özgürlüğü çağrıştırır ki?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder