2 Kasım 2011 Çarşamba

29 Ekim her ne kadar bir şekilde kutlanmadıysa da ülkede, biz de bayram havası vardı. Bir ülke yönetiminin Cumhuriyet'in kuruluşunu o veya bu sebeple kutlamayıp, akşamında düğünlerde eğlenmesi gariptir. Ancak uzun zamandır öyle karşılaştık ki böyle durumlarla milletçe kanıksamışız. Bize düşen bayrağımızı asmak, çocuklarımıza uzun uzun anlatmak.

Teyzesi geldi Bursa'dan oğlumun. Koca teyzesi, en büyüğümüz. Ayşem'i doya doya sevdim. Nazlı, çatal karam Ayşe'm. Tüm günü benimle cızırtısız geçirip, akşam baban geldiğinde sesinin tonunun değişerek o nazlı havalara bürünmenin sebebini biliyorum. Baban senin prensin, kıymetlin. Cadılık yaptığında bile en yumuşak sesiyle kızım kızım diye seslenen çünkü O. 2 günü özetlemek gerekirse üzerinden geçen zamana rağmen,

Netice;

Çağan bir kez daha kardeşi olmamasından yakındı, erkek kardeş istediğini bir kez daha beyan etti. 48 saate ne sığdırılabilinirse payımıza düşeni yaşadık. Mehmet'in ağlarken iki dudağınıda öne doğru uzatarak kendini daha masum kılma çabası ile babasına yapılan ikramları hop diye midesine indirmesi ve çikolatayı açma gayreti gözlerimin önünde.  Çocuğum henüz 2 yaş 2 aylıksın ama adamsın adam.
Ayrıca hepimizin gözü aydın olsun ki, yeğen familyasından Sude de artık ergenlik dönemine girmiş ve triplerini atmaya başlamıştır. An itibariyle 3 ergenimiz olmuştur. Büyük ergenlerin biz ergeniz diye kendilerini ti ye alışları ayrıca anlatılması gereken bir mevzudur.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...