3 Kasım 2011 Perşembe

Dün akşam Çağan ile  kağıt kes-yapıştır yapıyorduk, benimkileri görünce açtı gözlerini çok beğendi kuzum "seni çok seviyorum anneee" dedi kocaman sesiyle. Benim küçük oğlum ne kadar kolay bazen seni mutlu etmek.
Bu aralar  her yere ismini yazışı var ki evimize şenlik. Odasında, koridorda neredeyse evin her köşesinde kocaman harflerle Çağan yazıyor. Ama arada ğ yerine n yazışın yok mu en çok ona bayılıyorum.
Dün gece Hakkı yazarken iki k oluşuna tepkisi de ayrıca özel. "Oha yani anne 2 tane mi"
Böyle işte oğlum. Günler geçip gidiyor. Kasım ayına girdik bile. Sonbaharı'da tüketmek üzereyiz. Sonra kış ve yine bahar. Her tomurcukla birlikte baharda umutlarımızda çoğalacak. Sonbahar ve kışın naif umutları yerini rengarenk kıpır kıpır heyecanlara, planlara bırakacak.

Önümüzde 5 günlük bir tatilimiz var. Hiç bir yere gitmeden inşallah evde üçümüzün geçireceği tatil. Planlar yapıyorum. Aslında hayalim sabahları erkenden uyanmak, ev halkı uyurken camın önünde bir kahve keyfi yapmak, gazete okumak. Sonra güzel kahvaltılar hazırlamak. Uzun uzun keyif ile sofradan kalkmamak. Hiç yapmadığım yemekleri denemek. Anne uykuyu çok seviyor. Uykusuzluğa hiç dayanamıyor. Belki en başında başlarsam tatilin alışıtırabilirm bünyeyi. Kendime sürekli söylemeye başlıyorum işte, erken kalk erken kalk erken kalk.....

Yine duygu topu günlerimdeyim sanırım. Seni çok özlüyorum oğlum. Bebekliğini, sana sarılmayı herşeyi işte. son zamanlarda eve gelince kokluyorum seni bolca. Sanki içimde tutabilecek lazım olunca hop diye oradan çıkarabilecek gibi. Bu sabah sen uyurken, uzun uzun UZUN ayaklarını sevdim, inceledim. Ayak işte değil alt tarafı, çocuğumun ayakları olduğu için o kadar güzel ki ayağına bile bakması. Doyulmaz evlada en çok bunu öğrendim son 4 yılda...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...