29 Aralık 2011 Perşembe

Bu hafta izinliyim. Tadını çıkarıyorum, ev hanımı olmanın, anne olmanın, zaman kargaşası olmadan yaşamanın tadını çıkarıyorum. Telaşsız, keyfine vara vara yemekler yapıyorum, oğluma kahvaltı hazırlıyorum, öpe öpe uyandırıyorum, birlikte kahvaltı yapıyoruz. Sabah uyandığımda evimizin camlarını açıp, aheste aheste evimizi topluyorum. Akşam eşimi karşılıyorum, KADIN gibi. Ablama gidiyorum O'na yardım edebiliyorum, birlikte geziyoruz. Oğlumu okula bırakıyorum, akşam olmadan alabiliyorum. Bir insan sadece iş denilen o ofis ortamındamı üretir sadece. Bir kadının çocuğunu büyütmesi, topluma pırıl pırıl karışacak insan yetiştirmesi en büyük, en kıymetli üretim, en değerli mesuliyet değil midir. Biz şehirli çalışan kadınların kendine söylediği yalan değil midir "üretmeden yaşayamıyorum". Eğer bir kadın anne olmayı seçmişse, bizleri yani doktor, öğretmen, mimar, mühendis, avukat, memur, arkeolog, yazar her ne ise adı iş yaşamındaki adı bugünün çalışan kadınlarını yetiştiren ev hanımı annelerimiz üretmediler mi, bizleri onlar yetiştirmedi mi?. Kendisine ve yaşadığı topluma kıymetli bireyleri yetiştiren annelerimizin emeklerinden daha kıymetlisi var mıdır bu dünyada.

Bu düzen yanlış. Hep söyledim, söyleyeceğimde... 2 yaşına gelmemiş, süt emme zamanını tamamlanmamış bir bebeğin ne işi var sabahın köründe kreşlerde, bakıcılarda, aile büyüklerinde. Avrupa'ya bakmalı, modasına ona buna değil, insana, insan yavrusuna verdiği değere bakmalı. Annelere verilen ücretli 48 aylık ücretli/ücretsiz izinlere. Ah yanlışların içinde boğulduğunu, donduğunu fark edemeyen insanların yaşadığı canım ülkem.

Ben bu yüzden bugün bir kitap aldım oğluma. Güneşli Bir Gün. O'nu uyandırıken hep dilimde olan dua gibi ismi. Öperim her sabah, uyusada o an, uyansa da, "günlerin aydınlık olsun hep oğlum inşallah" derim. Tüm evlatların, günleri hep aydınlık olsun. Yeni yıldan dileğim budur benim....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...