6 Mart 2012 Salı

Bir akşamın güncesi

Akşam yemeği için sofrayı hazırla. (Canım sevgilim yemeği yapmamış olsa halim nice olacak) Oğlunu yedir. Bu akşam naz akşamı sen yedirir misin dedi. . Dün geceden suda bekleyen çamaşırları makinada durlamaya ayarla. Sofrayı topla. Bak makina da bitmiş.  Çamaşırları as. Ama önce kuruyanları topla. Toplarken küçük odadan gelen oğlunun cıvıltılarını dinle, gülümse. Çamaşırları toplarken "Allahım ne kadar çok ütü var. Acaba hepsini katlayıp üst üste koysam benim minik boyumu geçer mi?  geçer vallahi" diye hayıflan, yine gülümse. Kerem geldi aklıma birden. Canım yeğenim ilk göz ağrımız; İstanbul'da bir filmin galasında. Ne tatlıdır şimdi. Tam da resepsiyon saati. O al yanakları iyice al al olmuştur. Aslında ne çok isterdim bugün O'nunla olmayı. Ne tatlı aramıştı beni birlikte gidelim diye. Aklı bedenine büyük gelen biricik yeğenim benim.  Oldu mu şimdi. Kendimi tam motive etmişken, ütüye başlama aşkını bulmuşken, koşa koşa anne hadi oyun oynayalım diyen çocuğuna ütü yapman gerektiğini anlat. 15 dk sonra çocuğunu bahane edip kendi kendine ütüyü bırakmamak için telkinde bulunmak için şimdiden kendinle konuş. Bak şimdi de çizmeli kediyi izleyelim diyor. Sen izle oğlum deyince "bir yudum anne bir yudum izle" diyor. Nasıl başlarsın ütüye. O'nun bir yudum anı  bir daha geri gelmeyecek ki.

Saat:20:19 Haydi bize iyi seyirler....

Saat 22:13 Ütü yapmadım. Oğlumla miskin miskin Çizmeli Kedi izledim. Yarısında sıkıldı, eşleştirme kartlarından oynadık sonra. Şimdi babasıyla uyumak üzere. Belki ütü mutsuz bu gece onunla pek ilgilenemedim diye ama ben mutluyum...

Şimdi gidip o mis gıdıyı koklayacağım, sarılırken içimden dualar edeceğim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...