27 Kasım 2010 Cumartesi

Je t'aime

Bugün öğle arası bir dükkanın önünde öyle kala kaldım epey bir zaman. İçindekilere değil, kendi içimde sakladıklarıma, hayalime bakıyordum sanki. Bazen öyle yürekten inanıyorum ki, bunun gerçekleşeceğine. Bazende yarın yarın derken, sadece günleri tüketmiş olmaktan korkuyorum.  Çocuk ve/veya çocuklar büyümüş, okuldan sonra yanımda, ben masanın başında o gün canım ne istiyorsa onu yapıyorum. Hakkı'mda inanıyor ya. İnsan inanınca başlamıştır aslında ya. Hadi hayırlısı diyorum.
Kitap alıp geldim eve. Önce beğenmedi. Çıkartmalı istiyormuş. Sonra serinin daha önce aldığımız kitabınıda gösterip hatırladın mı bak buda devamı deyince çok heyecanlandı. Hemen oturduk salonda soruları cevapladık. Boyadık. Büyüklükler ile biz çok eğlendik. Ama 20dk kadar. Kıpırdanmaya başlayınca istersen bırakalım dedim. Yemek yedik sonra. Köftelerini yerken, "ellerine sağlık anne çok güzel olmuş" dedi. Senin için bişeyler yapmakta nasıl güzel oğlum bir bilsen.

Yemekteyken sütlü irmik istedi sevdiceğim. Yapmam mı. Hızlıca yapıp dolaba attım. Servisten önce tatlıyı kalp ile süslemek vardı aklımda zaten. (geçen haftasonu kahvaltımızın rövanşı olsun istedim) Son anda çok sevdiğim fransızca ile duygularımı dile getireyim dedim. Böyle kalmış aklımda yazılışı bitaneciğim. Yanlış olmuş ama kulağa farklı gelsede, söylenişi bambaşka olsada sevginin dili  aslında aynı değil mi? Sadakat, vefa, güven, saygı, inanç, emek, paylaşmak değil mi? Daha çok kelime yazılır ya cümleye.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...