22 Kasım 2010 Pazartesi

Tekeşşür ederim Oğlum;

Kahvaltıyı aşk ile hazırlarsan böyle romantik görünür işte. Bitaneciğim ellerine sağlık.
Koymayı unutmuşum ya bloğa pappalarımın resmini. Oğluma aldıktan sonra, bir akşam işten döndüğümde böyle duruyorlardı yatağın üzerinde. Sevimli sevimli. Bunun için de yüreğine sağlık kara çalım.
Bence evin en güzel odası. Şimdilik her ne kadar pek aktif kullanılmıyorsa da. Odanı toplamak ayrı bir mutluluk oğlum. Pazar sabahı boğazlarım yüzünden ilaç almıştım. Bir ara uzanırken yanıma geldi. "Sana su getirdim anne, şimdi üstünüde örtücem, tamam mı" dedi. Yanağıma bir kelebek kondurdu. Küçük yorganını getirip örttü. Sonra da "iyimisin" dedi. "Evet iyiyim, teşekkür ederim" dedim. Tekrar öptü. "Tamam anne uyu sen" dedi. Ne boğaz ağrısı kaldı, ne halsizlik. Fişek gibi oldum onlar evden çıkmadan önce.
Cumartesi gününe, bir saatliğine Banu ve Umut'u, bol yürüyüşü, alışverişi sığdırdık. Sonunda aldık istediği kuşları. İsimlerini Çağan&Sarp koydu.

Pazar ise hiç çıkmadım evden. Oğlumla babası çıktılar. Çağanımın saçlar kırt kırt. Onlar yokken bir güzel evi topladım. Kendim yapınca daha güzel geliyor bu temizlik. Şimdi ikisi de uyuyor. Bende bu saatteki enerjimin nedenini düşünüyorum. Hiç uykum yok. Ya günlerdir geç yatmamız, yada pazartesi sendromu. Gerçi çok uzun zamandır yaşamıyordum bunu ama. Tatilden olsa gerek tatilden. Oğlumsa bugün gündüz uyumamasına, o kadar gezmesine, banyosuna rağmen 23:30 da uyudu. 22:00 de yatağa götürdük ama. Bu direniş, gözleri zorla açma azmi, o hareketlilik nedir bir türlü çözemiyorum. Anne olduktan sonra genel bir kural gibi öğrendiğim ise; çocukların uykuları gelince içlerine kurt kaçıyor başka bişey değil.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...